İşe iade davaları, kısa sürede sonuca bağlanması gereken davalar arasında yer aldığı için basit yargılama usulünde görülecektir. İşçilerin işe iade edilip edilmeyeceklerinin sözleşmenin fesih biçimine göre tespit edildiği İş Hukuku’nda önemli olan davanın kısa sürede çözümlenmesi ve işçinin işe iade edileceğinin kararlaştırılarak işçinin mağduriyetinin giderilmesi gerekecektir.
İş Kanunu’nun 18. Maddesi iş güvencesini düzenler. İş güvencesi hükümlerinden yararlanan bir işçi, işe iade davası açabilecek ve bu kararın yerine getirilmesi için işverenine başvuruda bulunabilecektir. Yani İş Kanunu’nun 18. Maddesi, işe iade davalarının temelini meydana getirir.
İçindekiler
İşe İade Davası Süreci
İş sözleşmesi haksız feshedilen ve İş Kanunu’nun18. Maddesinde belirtilen iş güvencesine tabi olan bir işçi, işe iade davası açarak işe devam etme talebini bildirebilir. Bir işçi işe iade davası açabilmek için; 30 ya da daha fazla işçi çalıştıran bir işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olmalıdır. Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olmalı ya da iş sözleşmesi geçersiz/haksız bir sebeple feshedilmiş olmalıdır. Bu şartların sağlanması durumunda işçi, işe iade davası açabilecektir.
Bu şartları sağlayan işçi, iş sözleşmesinin feshinden itibaren 1 ay içinde işe iade davası açmak zorundadır. İş Kanunu’nun 20. Maddesi bu konuda düzenleme yapmıştır. 1 ay içinde işe iade davası açmayan işçinin davası zaman aşımına uğrar. İş Kanunu’nun 20. Maddesi uyarınca;
Fesih bildirimine itiraz ve usulü (1)
Madde 20 – İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. (…) (1) taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. (1)
Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
İşe iade davası ilk duruşma yapılır. İşe iade davası süresi iki aydır. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkeme tarafından verilen kararın temyizi durumunda, yargıtay 1 ay içinde kesin olarak karar verir.
İşe İade Davası Yetkili Mahkeme
İşe iade davasında, işçi, işten çıkarmanın haksız olduğunu ve geçerli bir sebebe dayandırılmadığını beyan edecek, işveren ise işten çıkarmanın geçerli nedene dayandığını ispat edecektir. Genel olarak ispat yükü işverendedir.
İşe iade davaları, işçinin İş Kanunu’ndan doğan haklarının sonuçlandığı davalardır. Bu sebeple bu tür davalar, İş Mahkemeleri tarafından görülür. İş Mahkemelerinin olmadığı yerlerde ise işe iade davası, İş Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür.
İşe iade davalarında yetkili mahkeme genel kurallara göre tespit edilir. Genel kurallara göre işe iade davasında yetkili mahkeme; davalının ikametgahı, yani davalının şirketinin bağlı bulunduğu yer mahkemesidir.
İşe iade kararı, duruşmada kısa karar olarak açıklanır. Daha sonra ilgili mahkeme, gerekçeli kararı yazar ve taraflara tebliğ eder. İşe iade davası kazanılması durumunda, tebliği alan işçi 10 gün içerisinde işverene işe başlama başvurusunda bulunmalıdır.
İşe İade Davası Yargıtay Kararları
T.C YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2014 / 22-508 – Karar: 2014 / 550 -Karar Tarihi: 16.04.2014
İŞE İADE DAVASI – İŞ AKTİNİN FESHİNİN GEÇERSİZLİĞİNE İLİŞKİN AÇILACAK BİR DAVANIN BASİT YARGILAMA USULÜ İLE GÖRÜLECEĞİ – YARGITAY ÖZEL DAİRESİNCE VERİLECEK KARARIN KESİN OLMASININ AMAÇLANDIĞI – ÖNCEKİ KARARDA DİRENİLMESİNİN USUL VE YASAYA AYKIRI OLDUĞU
ÖZET: Madde ile iş aktinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın basit yargılama usulüne göre, kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesi’nce verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır. Kanun maddesindeki ifadesinden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçladığı, bu bakımdan Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Yargıtay Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(2822 S. K. m. 15) (4857 S. K. m. 20) (6356 S. K. m. 5, 15, 24, 34, 41, 53) (YHGK 13.03.1985 T. 1984/9-834 E. 1985/201 K.) (YHGK 20.10.2004 T. 2004/9-510 E. 2004/557 K.) (YHGK 08.12.2004 T. 2004/9-654 E. 2004/664 K.) (YHGK 21.09.2005 T. 2005/9-474 E. 2005/510 K.) (YHGK 23.11.2005 T. 2005/9-579 E. 2005/648 K.) (YHGK 12.04.2006 T. 2006/9-211 E. 2006/195 K.) (YHGK 18.10.2006 T. 2006/9-621 E. 2006/673 K.) (YHGK 03.12.2008 T. 2008/9-716 E. 2008/726 K.) (YHGK 27.01.2010 T. 2009/9-592 E. 2010/35 K.) (YHGK 24.02.2010 T2010/9-33 E. 2010/105 K.)
Dava: Taraflar arasındaki <işe iade> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.03.2013 gün ve 2012/777 E- 2013/150 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 20.05.2013 gün ve 2013/10331 E-2013/11460 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Karar: Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, aktin feshinin geçersizliğinin tespiti ve işe iade istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme, feshin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarı da başlık bölümünde esas ve karar numarası belirtilen kararla bozulmuş, Yerel Mahkemece direnme kararı verilmiştir. Hükmü temyize davalı vekili getirmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nda görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 üncü maddesinde yer alan <mahkemece verilen kararın temyizi halinde YARGITAY ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olduğu> hükmü karşısında, YARGITAY Özel Daire kararının direnmeye konu edilip edilemeyeceği, YEREL MAHKEMECE önceki hükümde direnme kararı verilip verilemeyeceği, ön sorun OLARAK TARTIŞILMIŞTIR.
Sorunun çözümü 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin incelenip irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. Şöyle ki; 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nun 20. maddesi:
<İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gözetilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiasıyla fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir. Özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri bu yönetmelikle belirlenir.>hükmünü getirmiştir.
Madde ile iş aktinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın basit yargılama usulüne göre, kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesi’nce verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
Benzer nitelikteki düzenlemelere; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 5, 15, 24, 34, 41 ve 53 üncü maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün ve E:1984/9-834, K:1985/201 sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 Sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yer verilen <Yargıtay’ca… kesin karara bağlanır> hükmüyle yasa koyucunun, burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, <kesin karar verme> ifadesinden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçladığı, bu bakımdan Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Yasa koyucu burada açıkça, <Yargıtay’ca kesin olarak karara bağlanır> demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır.
Nitekim aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E.,2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E.,2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E.,2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E.,2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E.,2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E.,2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve E:2010/9-33, K: 2010/105 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Yargıtay Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı belirtilen bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen <Geçici Madde 3> atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.