Miras hukuku; gerçek bir kişinin ölümü üzerine bu kişinin malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Yasal ve atanmış olmak üzere iki çeşit mirasçı vardır. Atanmış mirasçı; yasal olarak miras bırakan kişinin mirasçısı olmadığı halde, miras bırakan kişinin iradesiyle mirasçı olma hakkı kazanan kişilerdir. Yasal mirasçı ise zümreye yani dereceye sahip olan mirasçılardır. Birinci derece zümre; ölen kişinin alt soyudur. Yani varisin çocukları, torunları ve sonrakiler sınırsız mirasçıdır. Çocuklar eşit olarak mirasçıdır. İkinci derece mirasçılar ise ölen kişinin anne ve babasıdır. Anne ve baba yine eşit olarak mirasçıdır. Miras bırakan kişiden önce ölen anne ve babanın yerini her derecede halefiyet yoluyla kendi alt soyları alır. Yani miras bırakan kişinin, anne ve babası ölmüşse, mirasçılar kardeşler ve kardeşlerin alt soylarıdır. Miras hukuku mal paylaşımı zümre sistemi üzerinden yapılır. Miras hukuku mal paylaşım oranları da zümrenin derecesine göre belirlenir. Miras; miras bırakan kişinin ölüm anında kendiliğinde mirasçılara geçer. Mirasçılar ve tereke, ölüm anına göre tespit edilir. Bu yüzden ölüm anının belirlenmesi çok büyük bir önem taşır. Miras avukatlık hizmetleri ve miras davası için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
İçindekiler
Sağ Kalan Eşin Miras Payı Nedir?
Sağ kalan eşin miras payı, birlikte mirasçı bulunduğu zümreye göre değişir. Miras bırakanın alt soyu ile birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte biri, mirasçının anne ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa mirasın yarısı, mirasçının büyük anne ve babası ve onların çocuklarıyla birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü eşe kalır. Eğer tüm bu akrabalar yoksa mirasın tamamı sağ kalan eşe kalır. Bunun yanı sıra Türk Hukunda, evlilikte yasal mal rejimi çerçevesinde, edinilmiş mallara katılma kuralı benimsenir. Buna göre her eş ya da mirasçıları diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.
Boşanma kararının kesinleşmesiyle, sağ kalan eş yasal mirasçı olamaz. Boşanan eşler, birbirlerinin yasal mirasçısı olamaz. Fakat ayrılık kararı verilmesi, mirasçılığı etkilemez. Boşanma davası sürerken eşlerden birinin ölümü durumunda, ölen eşin mirasçılarının davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun kanıtlanması durumunda sağ kalan eş mirasçı olamaz.
Saklı Pay Miras Oranları Nedir?
Kural olarak, miras bırakan kişi kendi mal varlığı üstünde dilediği gibi tasarruf yetkisine sahiptir. Fakat kanun, alt soy, anne, baba ve eşin miras payının bir kısmını korur. Saklı payı ihlal edilen mirasçılar; tenkis davası açabilir ve saklı payını alma hakkına sahip olur. 2007 yılında yapılan kanun değişikliği çerçevesinde kardeşlerin saklı pay hakkı kaldırılmıştır. Mirasçının alt soy için yasal miras payının yarısı, anne ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri, sağ kalan eş için ise alt soy ya da anne ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı, diğer durumlarda ise yasal miras payının dörtte üçü yasal miras pay oranları olarak belirlenmiştir.
Mirasçı olabilmek için; sağ olmak, hak ehliyetine sahip olmak ve mirastan yoksun olmamak gerekir. Cenin ise sağ doğmak koşulu ile mirasçı olabilir. Ölü doğan bebek kesinlikle mirasçı olamaz.
Tenkis Davası Nedir?
Miras bırakan kişinin sağlığında ve ölüme bağlı tasarruflarının saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal ettiği ölçüde etkisizleştirilmesidir. Tenkis, kural olarak dava yoluyla gerçekleştirilmektedir. Örneğin üç çocuğu olan miras bırakan kişi, tüm mal varlığını tek bir çocuğuna bırakmışsa, tüm çocukların eşit miras hakkı bulunduğu ve miras paylarının yarısı saklı pay olduğu için diğer çocukların saklı payları ihlal edilmiş olacaktır. Bu durumda saklı payı ihlal edilen çocuklar, mirasçı olan kardeşine tenkis davası açarak orantı bir paylaşım talep edebilecektir. Tenkis davası yalnızca saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilir.
Ölüme Bağlı Tasarruf Çeşitleri Nelerdir?
Miras bırakan kişi, ölümünden sonra mal varlığının kanunda belirtilen kurallara uygun olarak paylaştırılmasını istemeyebilir. Bu durumda ölümünden önce, mirasına uygulanacak paylaştırma kurallarını belirtmelidir. Miras bırakanın ölümünden sonra yapılması gereken verdiği emirlere ölüme bağlı tasarruf adı verilir. Medeni Kanun, ölüme bağlı tasarrufların belirli şekillere göre yapılmasını onaylar. Aksi halde miras bırakanın istekleri yerine getirilmez ya da mirasçıları tarafından iptal edilir. Miras bırakan kişi, ölümüne bağlı tasarruflarını miras sözleşmesi ya da vasiyetname olarak iki biçimde yapabilir.
On beş yaşını dolduran ve ayırt etme gücüne sahip herkes vasiyetname hazırlayabilir. Fakat vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için kanunun belirttiği şekillerde yapılması gerekir. Resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve istisnai durumlarda sözlü vasiyetname olmak üzere üç tür vasiyetname vardır.
Resmi Vasiyetname Nedir?
Noter, resmi memur ya da sulh hakimi önünde iki şahidin katılımı ile gerçekleştirilen vasiyetnameye resmi vasiyetname denir. Resmi vasiyetname okunur ve imzalanır. Okunarak ve imzalanarak düzenlenen vasiyetnamede, miras bırakan kişi, isteklerini resmi memura bildirir. Memur, miras bırakanın isteklerine göre vasiyetnameyi hazırlar ve miras bırakan tarafından imzalanır.
El Yazılı Vasiyetname Nedir?
Vasiyetnamenin resmi bir biçimde düzenlenme mecburiyeti yoktur. Vasi, isterse kanunun belirttiği şekil şartlarına uyarak kendi el yazısıyla da vasiyetname düzenleyebilir. El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı gün, ay ve yıl gösterilerek başından sonuna dek miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması mecburidir. Aksi halde vasiyetname geçerli olmaz.
Miras Sözleşmesi Nedir?
Vasiyetnameden farklı olarak yalnızca resmi biçimde ve karşılıklı yapılabilen ölüme bağlı tasarruftur. Örneğin mirastan feragat yalnızca miras sözleşmesi ile yapılabilir. Kural olarak miras sözleşmesinden tek taraflı vazgeçilmez, taraflar anlaşarak sona erdirilebilir.