Boşanma davası sonunda velayet, tazminatlar, nafaka gibi hususların yanı sıra mal rejimi ve sonuçları da gündeme gelmektedir. Mal rejimleri, boşanmadan sonraki süreçte önem taşımaktadır. Özellikle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi ve sıklıkla görülen mal ayrılığı rejimi eşlerce iyi bir şekilde öğrenilmelidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi yasal rejim olduğundan özellikle kararlaştırılmasına gerek yoktur. Ancak sıklıkla tercih edilen mal ayrılığı rejiminin seçilmesi ve kararlaştırılan hususların Mal ayrılığı rejimi sözleşmesi üzerinde geçerli bir şekilde ifade edilmesi önemlidir.
Unutulmamalıdır ki mal rejimleri, evlilikten önce düzenlenebildiği gibi evlilik sırasında da düzenlenebilmekte, değiştirilebilmektedir. Mal rejiminin değiştirilmesi, eşler arasında alınacak ortak bir kararla noterde gerçekleştirilecek işlemler ile olabildiği gibi bazı durumlarda mal rejiminin değiştirilmesi davası ile mümkün olabilmektedir. Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler.” Bu sebeple olağanüstü mal rejimleri yürürlükte iken dahi eşler, mal rejimi sözleşmesiyle edinilmiş mallara katılma rejimini kabul ederek olağanüstü mal rejimini sonlandırabilirler.
Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Ancak eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini de kabul edebilirler. Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler. Ancak bazı durumlarda aralarındaki mevcut mal rejiminin eşler birlikte hareket etmeden de değişmesi, değiştirilmesi gerekebilir. İşte bu durumda, Medeni Kanunun 206. Maddesinde sayılan haklı sebeplerin varlığı halinde eşler arasındaki yasal ve sözleşme mal rejimlerinin yine eşlerden birisinin istemi üzerine hâkim kararıyla “ileriye etkili olarak” mal ayrılığına dönüştürülmesi mümkündür. Mevcut mal rejiminin “mal ayrılığı” rejimine dönüşmesi durumu kanunumuzda olağanüstü mal rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle mal rejiminin değiştirilme davası taraflarca açılabilmektedir.
İçindekiler
Davanın Açılabilmesi İçin Haklı Olan Taraflar Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’nun 206. Maddesine göre eşlerin mevcut mal rejimini mal ayrılığı rejimine dönüştürebilmeleri için haklı sebebin varlığı aranmaktadır. Haklı nedenler şu şekilde sıralanabilmektedir;
- Eşin, mal varlığının borca batık olması veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
- Eşin, ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması
- Eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmaksızın esirgemesi,
- Eşin, diğer eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması
- Eşin, sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüşmesini isteyen eşin öncelikli olarak haklı bir sebebi olmalıdır. Haklı bir sebebe dayanarak dava açan eş, bu sebebi kanıtlayacak ve mahkemede ispat yükünü üzerine alacaktır. Her ne kadar hâkimin bu hususta takdir hakkı da olsa sadece iddia ile mahkemeden dönüşme kararı verilmesi beklenemeyecektir.
MK 210’a göre, “Mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında zarara uğrarsa, hâkimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir. Bu durumda alacaklının istemi her iki eşe yöneltilir. Yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir.
Mal ayrılığına karar verme ve sona eren mal rejimini tasfiye etme bakımından yetkili mahkeme “eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.” Görevli Mahkeme ise Aile Mahkemesi veya Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde bu işle görevlendirilmiş Asliye Hukuk Mahkemesidir. Olağanüstü mal rejimine geçişle sona eren mal rejimi tasfiye edilir.
Paylaşmalı Olan Mal Ayrılığı Rejimi
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi Türk Hukuk Sistemine özgü bir mal ayrılığı rejimidir. Burada da tıpkı mal ayrılığı rejiminde olduğu gibi her eş sahibi olduğu mal üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir. Buradaki fark eşlerin sahip oldukları mal varlığı değerlerinden bir kısmının hangi eşe ait olduğu tespit edilemiyorsa bu mal üzerinde iki tarafın paylı mülkiyeti var olarak kabul edilir. Taraflardan birisinin mal üzerinde hak iddia etmesi durumunda bu iddiayı ispatlaması gerekir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde hangi tarafa ait olduğu belirlenememiş olan malların tasfiyesinden sonra her eş mal varlığının değerini isteyebilir. Malın tasfiyesini engelleyecek bir durum ise bu malın kullanımından üstün yarar sağlayan kişinin talebiyle malın tasfiyesinde ortaya çıkacak maddi değerden karşı tarafa düşen pay oranında ödeme, mal tasfiyesi yapılmadan karşı tarafa verilebilmektedir. Örneğin eşlerin ortak aldıkları bir ticari araç olması durumunda ticari araçtan üstün fayda sağlayan kişi, bu aracın satışı yerine, eşine düşen değer oranında ödeme yapabilir. Mal ayrılığı rejiminde taraflardan birisinin edindiği mala katkıda bulunan diğer işbu katkısı oranında pay isteyebilmektedir.
Bu mal rejiminde, boşanma sürecinde mal paylaşımı yapılırken taraflardan birisinin kötü niyetli olup katkı oranında karşı tarafın pay alabileceği malları elden çıkarması durumunda mahkeme hakkaniyet gereği katkı oranında bir tazminata hükmedebilmektedir. Örneğin eşlerin ortak aldığı evi, boşanma sürecinde satarak karşı tarafın payını almasını kötü niyetli olarak engelleyen birey, bu oranda tazminat ödeyebilmektedir. Mevcut mal rejiminin haklı sebeplere dayanılarak mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesi için açılacak davada görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise eşlerden herhangi birisinin yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.
Diğer Yazılar: